Wednesday, December 06, 2006

Blogumu güncellemeyeli epey zaman oldu.
Iş değiştirme travması yaşıyordum. :)

Şaka bir yana benim için epey zor bir dönemdi.
8 yıllık YKT yaşantısında 2 üniversite bitirmiş kadar bağlanmıştım kuruma.
Olumlu ve olumsuz yanları ile kabul etmiş ve çok sevmiştim.
Tabi kurumu bu kadar sevilir kılan insanlarıydı.
Herbiri nev-i şahsına münhasır özel insanlar, her biri ayrı birer renk.

http://www.youtube.com/watch?v=B4HMyjUChf4

Ben romantik biriyim, sevmem lazım, inanmam lazım ki bağlanabileyim.

Profesyonel yaşamda bağlanmak bu kadar önemli olmamalı belki de...
Ama benim üretkenliğimi de tetikleyen bu duygu işte.

Yeni yönetim trendleri de kurum kültürünü, kurum sadakatini aşılamaya çalışmıyor mu bir yandan? Bilemiyorum...


Yavaş yavaş alışmaya başladım yeni kuruma, kültüre, insanlara.
Bazılarını seviyorum bile. :)


Herşeyden öte büyük bir şans eseri sevdiceğim yanımda.
Danışman Geçidi'ndeki çay ocağında yaptığımız kahvaltılarda "Veli Bey'i özledim" diye zırıl zırıl ağladığımda, sıkılıp bunaldığımda samimiyetine inandığım biricik Alişan'ım...


Mümkün olduğunca fırsat yaratıp görüştüğüm canım ciğerim arkadaşlarım da az destek olmadılar.


Bu arada Yapı Kredi Bankası da Yeni Koç Bank oldu...
Öngördüğümüz bütün rezillikler yaşandı.
Orada kalmak durumundaki arkadaşlarımız alınlarının akı ile çıktılar işin içinden ama yine de çıkan sorunlardan sorumlu tutuldular :(


Hala aklım almıyor. Bir adamın küçük bir bozdolabı olsa, sonra yeni, büyük, hani şu gardrop gibi olan bozdolaplarından da alsa ve bu dolabın içi dolu gelse, büyüğün içindekileri küçüğe sığdırmaya çalışır mıydı? Bu nasıl bir mantık anlamak mümkün değil.


Sanki yeni bir mülk edinmemişler, o mülkü işgal etmişler, sonrasında da talana geçmişler.

Bir de kurumun ikonik bir takım figürleri vardı.


Mesela, Kazım Taşkent... Eski patron ile bir alakası olmamasına rağmen yarattığı kültür yaşatılmıştı. Kitapları basılır, posterleri asılırdı. Şimdi Bankacılık Üssü'nde koç boynuzlarının yanısıra Vehbi Koç posterleri asılacak gibime geliyor.


Mesela, Leylek... Arçelik, Beko, Aygaz'ın logoları boynuzlu mu, değil, hepsinin ayrı logoları var ama sol alt köşede sayfanın altında minik bir koç logosu bulunuyor. Bu da öyle olamaz mıydı?


Zenginin malı züğürdün çenesini yorarmış. Adamın bankası var istediğini yapar değil mi? Ama Yapı Kredi markası belli bir kişinin değildi. Çalışanlarına aitti.


Artık Yapı Kredi Bankası yok bizim gözümüzde :( Yeni Koç Bank diyoruz kendi aramızda...

No comments: