Sevdammmm,
Bu yazı senin en sevdiğin renkte...
Seni ilk tanıdığım zamanlarda Zehra ile daha yakın ve muhabbetlisin diye çok kıskanmıştım, çünkü zekiydin, akıllıydın, süper komiktin, entellektüeldin ve hepsinden önemlisi özel biri olduğun her halinden anlaşılıyordu.
Sonra yavaş yavaş yakınlaştık. Çok özel sırlarımızı paylaştık, birbirmize destek olduk, ağladık güldük. Bir keresinde tuvalete peşinden koştum hatta, kırılmıştın bana. Seni kaybedersem nolur diye düşünmüştüm. Hiçkimsenin tuvaletten bir an önce çıkmasını bu kadar arzuladığımı hatırlamıyorum :). Neyse ki çıktın ve ben seni geri kazanabildim. Ulan ya çıkmasaydın :)))
Bundan sonra da bir ayrılık söz konusu değil tabii ki ama OPC günleri sona erdiğinden beri hepimiz biliyorduk ki hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Belki eskisi gibi olmayacak olan yeni olacaklar eskisinden de güzel olur, kim bilir? Yine de içimiz buruk, ağlamaklı.
Biz (sen, ben, Duygu ve Barış) bence çok özeldik. Gıpta edilecek bir gruptuk ve emin ol ben öyle duyumlar da alıyordum. Kardeş gibiydik. Kah kavga ettik, kah birbirimizi eleştirdik ama en çok birlikte eğlendik. Zaman zaman aynı insanlara bile meylettik ;) ama biz hep bir şekilde "olmaya" devam ettik. Aslına bakarsan epeyce sınanmış buna rağmen sağlam kalmışız. Çok mutluyum.
İşyerimiz değişiyor ama her zaman yanımda ve hayatımda olacaksın. Peşini hiçbir zaman bırakmayacağım.
Seni hep seveceğim. Her zaman benim Sevdammm olacaksın. Ne su damlası ne yaz yağmuru ama esaslı bir umman :)